Barış Süreci, Siyaset ve Halk Gerçeği: Birbirine Karıştırılmamalı

14.07.2025 - Pazartesi 15:34

Başta Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, barış süreci adına geçmişte yüksek emek sarf eden herkese teşekkür etmek gerekir. Bu çabaya, merhum Sırrı Süreyya Önder’in şahsında DEM Partisi’nin ortaya koyduğu siyasi irade de dâhildir. O dönem, tarihsel olarak cesur ve zorlu bir süreçti; taraflar, bedelini bilerek masaya oturdu. Bu nedenle o dönemde üretilen politikaların, barış adına önemli katkılar sunduğu inkâr edilemez bir gerçek.

Ancak, burada dikkatle altı çizilmesi gereken bir ayrım var:
Kürt halkının haklı talepleri ve kazanımları ile Türkiye’deki güncel siyasi iklim, aynı düzlemde ilerlemiyor. Bu iki mesele asla birbiriyle karıştırılmamalı. Taban nezdinde – yani halkın vicdanında ve günlük yaşamındaki algısında – bu iki eksen hiçbir zaman birebir örtüşmedi, örtüşmeyecek de.

Ne Abdullah Öcalan’ın, ne de sembolik figür olarak Demirci Kawa’nın sahaya inmesi; halkın, mevcut iktidarla gönülden bir yakınlık kurmasına ya da muhalefetten kopmasına neden olmaz. Taban, kendi hafızasında barışçıl çözümleri önemser ama bunu asla siyasal sadakatle karıştırmaz. Kürt halkı, barış ister; ama bunun karşılığında kendisini teslim etmeyi değil, eşit yurttaşlık temelinde bir hukuk düzeni içinde var olmayı bekler.

Dolayısıyla, barış süreci üzerine yapılan tartışmalarda eleştiri getirenlerin önce bu iki ekseni net biçimde ayırması gerekiyor:

1. Kürt halkının demokratik talepleri ve sosyal gerçekliği

2. Siyasal partiler arası güç dengesi ve iktidar ilişkileri

Bu ayrım yapıldıktan sonra gelen eleştiriler daha yapıcı, daha anlamlı ve daha değerlidir. Aksi takdirde, tartışma kolayca sığ bir “taraf tutma” yarışına dönüşür ve çözüm umudu da giderek zedelenir.

YORUM YAZ