Hukuku ve Eğitimi Ayaklar Altına Almak Kimin İşine Geliyor?

Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptali, Türkiye’de hukukun ve eğitim sisteminin nasıl siyasetin oyuncağı haline getirildiğinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak tarihe geçti. 30 yılı aşkın süredir geçerliliği tartışılmayan bir diplomanın, tam da siyasi gerilimin zirveye ulaştığı bir dönemde iptal edilmesi, hukuk sisteminin tarafsızlığını yerle bir eden bir skandaldır.

Şimdi sormak gerekiyor: Eğer gerçekten bir usulsüzlük varsa, bu neden yıllar önce tespit edilmedi? YÖK, üniversiteler, ilgili kurumlar 30 yıldır uyuyor muydu? Eğer usulsüz bir diploma söz konusuysa, benzer durumda olan binlerce kişinin diploması da incelenmeli mi? Yoksa bu uygulama yalnızca “belli isimleri” hedef almak için mi kullanılıyor?

Bu tür kararlar, Türkiye’de hukuka olan güveni kökten sarsıyor. Adaletin, yalnızca “güçlülerin” elinde bir sopa haline getirilmesi, devleti devlet yapan kurumları çökertmekten başka bir işe yaramaz. Eğitim sisteminin ciddiyeti, ancak siyasi hesaplara kurban edilmediğinde korunabilir. Üniversiteler, yargı organları ve denetim mekanizmaları, belli isimler üzerinden yürütülen siyasi operasyonlara alet edilirse, yarın kimse hukuk güvenliğinden bahsedemez.

Bu yanlış adımdan biran önce dönülmelidir! Türkiye’nin, siyasi intikam hesaplarıyla değil, hukukun üstünlüğüyle yönetilmeye ihtiyacı var. Eğitim kurumları, siyasi müdahalelerden arındırılmalı ve hukuk, herkes için eşit ve güvenilir olmalıdır. Aksi takdirde, günü kurtarmak için yapılan bu hamleler, uzun vadede devletin temel taşlarını yerinden oynatır. Bu sorumluluğun vebali büyüktür, bu oyunun kazananı olmaz!