İstanbul’un İradesine Darbe: Soruşturma mı, Hesaplaşma mı?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma başlatması, demokratik siyasetin geleceği adına derin bir endişe kaynağıdır. Seçimle iş başına gelmiş bir belediye başkanına yönelik bu tür adımlar, halkın iradesine ve demokrasinin ruhuna açık bir meydan okumadır.

Bu soruşturma, hukukun üstünlüğünü savunmak yerine, siyasi hesaplaşma kokusu yayıyor. Milletin oylarıyla seçilmiş bir başkana yönelik bu hamle, bağımsız yargının siyasi operasyon aracı haline gelme tehlikesini gözler önüne seriyor. Eğer bu süreç, adaletin tesisinden ziyade, muhalefeti susturma ve halkın tercihlerini yok sayma amacı taşıyorsa, buna demokrasi denemez!

Ne yazık ki Türkiye’de, özellikle güçlü muhalif isimlere karşı yürütülen bu tür soruşturmalar, hukukun siyasetle ne denli iç içe geçtiğini gösteriyor. Bugün Ekrem İmamoğlu’na yapılan bu saldırı, sadece bir şahsa değil, aynı zamanda milyonlarca İstanbullu’nun iradesine ve haklarına da yapılmış bir saldırıdır.

Unutulmamalıdır ki demokrasiyi sindiremeyenler, halkın iradesini baskılamaya çalışarak hiçbir zaman kazanamazlar. Halkın sesi ne kadar bastırılmaya çalışılırsa çalışılsın, adaletin ve özgürlüğün yolu mutlaka bulunur. Bu soruşturma, hukuk kisvesi altında yürütülen bir siyasi linç operasyonuysa, er ya da geç bunu yapanlar milletin vicdanında mahkûm edilecektir.

Şimdi sormak gerekiyor: İstanbulluların iradesini yok sayarak hangi “demokrasi” inşa edilebilir? Gerçek adaletin ve hukukun sesi ne zaman duyulacak? Tarih, her zaman olduğu gibi, bu soruların cevabını da net bir şekilde yazacak!

Naz Tuana Doğdu