Başkan Tugay’dan Orman Şehidine Vefa: “Ailesi Artık İzmir’e Emanet”
Kazların Kümesi: Özgürlüğün Tanımı Kimindir?
21.07.2025 - Pazartesi 14:43
Balıkesir/Erdek – Birkaç kaz denize girdi, bir insan rahatsız oldu, şikâyet etti.
Sonra olanlar zincirleme geldi:
Kazlar kümese kapatıldı.
Sekizi, sıcak ve stresten öldü.
Kalanlara şartlı tahliye verildi:
Sokağa çıkmak yasak. Denize girmek yasak. Bahçede dolaşmak serbest.
Bu sıradan görünen olay, aslında sıradan olmayan bir soruyu gündeme getiriyor:
Özgürlük kimin hakkıdır ve kim bu hakkı tanımlar?
Kazlar su kuşudur. Suya girmek, onlar için bir zevk değil, varoluşsal bir ihtiyaçtır.
Ama bir insan “rahatsız oldu” diye, doğaları suç haline geldi.
Ve bu doğallık, bürokratik bir emirle “düzen bozucu faaliyet” ilan edildi.
Felsefede doğa ile toplum arasında daima bir gerilim vardır.
Rousseau’nun “doğal insanı” özgürdür ama toplum onu zincire vurur.
İşte o zincir bu kez bir kazın kanadına vuruldu.
Sadece CİMER şikayetiyle değil, sistemin doğaya bakışındaki kibirle…
Bu olay, "özgürlük" ile "uygunluk" arasındaki kadim soruyu yeniden gündeme getiriyor:
Kazların denize girmesi özgürlük müydü, yoksa toplum kurallarına uymamaları mı?
Peki bir adım daha soralım:
Toplumsal düzen, sadece insan konforu etrafında mı şekillenmelidir?
Ya da daha cesuru:
İnsan dışı varlıkların da "hak" kavramı olur mu?
Sekiz kaz öldü. Bu biyolojik bir ölüm değil sadece.
Aynı zamanda bizim doğayla bağımızın, vicdanın ve ortak yaşamın da ölümüdür.
Kazların kaderi aslında bir tür alegori:
Kendimize benzemeyen, kontrol edemediğimiz her canlıyı dışlayan, itaat etmeyeni sınırlandıran bir uygarlığın simgesi…
Kazlara uygulanan yasak listesi bir ceza rejimidir:
“Bahçede kal.”
“Suya girme.”
“Sokağa çıkma.”
“Ama özgürsün(!)”
Bu da bize başka bir şeyi hatırlatıyor:
Gerçek özgürlük; izne, sınıra, lütfa bağlı olabilir mi?
Bir bahçeye sığdırılan yaşam, yaşam mıdır?
Belki de asıl sorun, kazlarda değil.
Bizim "rahatsızlık" tanımımızda.
"Doğa" ile kurduğumuz ilişkide.
"Yaşam hakkı"nı sadece kendimize ait sanmamızda.
Belki de kazlar sadece kaz değil.
Bir şeyleri hatırlatmak isteyen sessiz filozoflar gibi…
Kanat çırptılar, özgürce yüzdüler.
Sonra sustular.
Sekizi bir daha asla konuşamayacak.
Sonuç mu?
Bu olay sadece hayvan hakları değil, aynı zamanda ahlak, özgürlük, sistem ve varlık üzerine bir derstir.
Ama bu dersten kim ne alır, orası herkesin kendi felsefesiyle sınırlı.
Naz Tuana Doğdu

