Sivas’taki Surp Garabed Ermeni Kilisesi Satılığa Çıkarıldı: Bir Halkın Hafızası 'Arsa' Olarak Listelendi
01.08.2025 - Cuma 15:53
Sivas’ta yer alan tarihi Surp Garabed Ermeni Kilisesi’nin satılığa çıkarıldığı ortaya çıktı. 1881 yılında inşa edilen, ancak yıllardır kaderine terk edilmiş bu yapı, bir emlak sitesinde yalnızca “satılık arsa” olarak listelendi. Kilise olduğuna dair tek bir bilgiye dahi yer verilmeyen ilanda, metrekare ve imar durumu gibi teknik detaylarla kültürel bir hafıza pazarlanıyor.
Bu durum, yalnızca bir taşınmazın değil, Ermeni toplumunun tarihsel varlığının, inancının ve belleğinin görmezden gelindiğinin çarpıcı bir göstergesi. Surp Garabed, Osmanlı’dan günümüze uzanan bir halkın Sivas’taki ayakta kalan son kutsal yapılarından biriydi. Bugün ise birkaç satırla, arsaya indirgenerek satılmak isteniyor.
Sessiz Bir Satışın Gölgesinde Derin Bir İhlal
Kilise binasının restorasyonla korunması, tescillenmesi ya da Ermeni toplumuna iade edilmesi beklenirken; bunun yerine özel mülk statüsünde satışa çıkarılması kamuoyunda tepkiyle karşılandı.
Ermeni toplumunun yıllardır dillendirdiği temel talepler arasında kutsal yapıların yok edilmeden korunması, işlevlerinin değiştirilmemesi ve cemaatlerine iade edilmesi bulunuyor. Ancak Surp Garabed örneğinde olduğu gibi bu talepler sıkça göz ardı ediliyor.
İstanbul’da yaşayan bir Ermeni yurttaş, durumu şu sözlerle ifade ediyor:
“Kilisemizi yıktıklarında değil, sessizce sattıklarında daha çok acıyoruz. Çünkü bu sessizlik, artık hiç sayıldığımızın işaretidir.”
Cami Yapılması İçin Teklif Geldiği İddiaları da Gündemde
Satış süreciyle ilgili iddialar yalnızca bununla sınırlı değil. Bazı kaynaklara göre kilisenin camiye çevrilmesi yönünde de teklifler yapıldığı belirtiliyor. Hatta kapora vermek isteyenlerin olduğu, ancak sözde bu tekliflerin reddedildiği de ifade ediliyor. Tüm bu gelişmeler, Surp Garabed’in sessiz bir miras ihlali değil; aynı zamanda siyasal ve ideolojik anlamlar yüklenmiş bir yapıya dönüştürülmek istendiğini düşündürüyor.
Ayasofya’nın camiye çevrilmesi kararının hâlâ tartışıldığı bir ortamda, benzer bir girişimin bu yapı üzerinden planlandığı yönündeki iddialar da dikkatle izleniyor.
Kültürel Mirasın Sessiz Satışı Kamu Vicdanını Zorluyor
Kültürel miras uzmanlarına göre, tarihi dini yapıların satışa konu edilmesi yalnızca mimari veya dini değil; toplumsal hafızayı ve ortak yaşam kültürünü de ilgilendiren bir konudur. Bu yapılar, bir milletin değil, hepimizin ortak geçmişine aittir. Onların yok edilmesi ya da dönüştürülmesi, birlikte yaşamaya zarar verir.
Şu ana kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ya da yerel yönetimlerden resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak sosyal medyada ve sivil toplum alanında tepkiler büyüyor. İnsan hakları savunucuları ve kültürel miras dernekleri, Surp Garabed’in satışının iptal edilmesini ve yapının tescillenerek Ermeni toplumuna iade edilmesini talep ediyor.
Bu Bir Mülk Değil, Bir Vicdan Testidir
Bu olay, sadece bir satış ilanı değil; Türkiye’nin kültürel çoğulculuğa ve geçmişiyle yüzleşme cesaretine dair bir sınavıdır.
Surp Garabed Kilisesi ile birlikte şu soru bir kez daha gündeme geliyor:
“Tarihi miraslarımızı yok sayarak mı ilerleyeceğiz, yoksa geçmişin yaralarıyla yüzleşerek onarıcı adımlar mı atacağız?”
Bu soru yalnızca Ermeni halkına değil; bu topraklarda birlikte yaşamanın ne anlama geldiğini düşünen herkese yöneltilmiştir.



